Gerçeği Sorgulatan Mantarlar | Bilimya

Psilocybe

Halüsinojen mantarlar, halk arasında sihirli mantarlar olarak bilinir. Bu mantar türleri, algı, duygu ve bilinç düzeyinde önemli değişikliklere yol açan psikoaktif maddeler barındırır. Bu mantarların başlıca etkisi, bünyelerinde bulunan psilosibin ve psilosin gibi psikedelik bileşiklerden kaynaklanır. Vücuda alındığında, bu maddeler beyindeki serotonin reseptörlerini etkileyerek halüsinasyonlara, duygu dalgalanmalarına ve gerçeklik algısında bozulmalara neden olur.

Tarihsel kayıtlara göre, Psilocybe cinsi halüsinojen mantarlar, kadim medeniyetler için ruhani ve kültürel bir öneme sahiptir. Özellikle Antik Yunanistan’da, Aristo döneminden itibaren bu mantarların çeşitli amaçlarla kullanıldığı bilinmektedir. Fakat bu mantarların en köklü ve geleneksel kullanımı, Maya ve Aztek gibi eski medeniyetlerde rastlanmaktadır. Bu medeniyetlerin inançlarına göre Psilocybe mantarları olağanüstü güçlere sahiptir. Bu nedenle, mantarları tanrılar ve ruhlarla iletişim kurmanın bir aracı olarak görmektedirler. Bu durum, mantarların o dönemde sadece bir besin kaynağı olmadığını, aynı zamanda kutsal törenlerin ve dini uygulamaların da önemli bir parçası olduğunu göstermektedir.

Sihirli mantar adıyla bilinen halüsinojen mantarlar, içerdikleri psilosibin ve psilosin maddeleri sayesinde, kullanıcıda LSD (Liserjik Asit Dietilamid, güçlü bir halüsinojen olarak bilinen, renksiz ve kokusuz, yarı-sentetik bir psikoaktif madde) benzeri güçlü etkiler oluşturur. Bu etkiler genellikle gevşeme, öfori ve gülme krizleri gibi duygusal değişimlerle başlar. Bununla birlikte, görsel algıda bozulmalara neden olup parlak ve renkli ışıklar, hareket eden yüzeyler ve dalgalanan desenler gibi halüsinasyonlar görülmesine yol açmaktadır. Mantarın türüne göre de baeocystin ve fenetilamin gibi başka bileşikler de bulunmaktadır. Özellikle fenetilaminler, mantar tüketimi sonrasında ortaya çıkan bulantı, kusma, kalp çarpıntısı ve yoğun anksiyete gibi istenmeyen yan etkilerden sorumlu tutulur. Bunların dışında, kas ve karın ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, titreme ve kan basıncında artış gibi çeşitli olumsuz sağlık sorunları da görülebilir. Sihirli mantar kullanımına bağlı ölüm olguları nadiren bildirilmiştir. Vakaların genellikle ölümle sonuçlanmadan kusmak sureti ile mantarı çıkardığı, ölümle seyreden olguların birlikte alkol ya da başka madde alımı ile gerçekleştiği bildirilmektedir.

Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, bu mantarların depresyon tedavisinde kullanıldığında semptomları hafifletebildiğini gösteriyor. Çalışmalar, bir yıla kadar süren tedavilerde bile bu olumlu etkilerin devam ettiğini ortaya koyuyor. Aynı şekilde, anksiyete bozukluğu ve kanser hastalarının yaşadığı varoluşsal kaygıların hafifletilmesinde de etkili olduğu gözlemlenmiştir. Sigara, alkol ve diğer madde bağımlılıklarının da tedavisinde psilosibinin yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Yapılan araştırmalarda, psilosibinle desteklenen terapilerin, bağımlılığı kırdığı ve hastaların bu maddelerden uzak durmasına yardımcı olduğunu gösteriyor. Ayrıca, psilosibin beynin travmatik anılara verdiği tepkileri değiştirebilir ve duygusal işlemleme yeteneğini artırabilmektedir. Araştırmacılar, bu maddenin travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) hastalarında zorlayıcı duygularla başa çıkmasında ve travmalarına farklı bir bakış açısıyla yaklaşmasında yardımcı olabileceğini düşünmektedir.

Günümüz nörobilimi, canlı beyin görüntüleme teknikleri gibi modern araçları kullanarak halüsinojenlere dair algımızı tamamen değiştirdi. Artık bu maddeler, gizemli “sihirli” araçlar olarak değil, beynin belirli bölgelerindeki reseptörler üzerinde etkili olan moleküller olarak inceleniyor. Bu bilimsel bakış açısı sayesinde, halüsinojenik mantarları daha iyi anlıyoruz. Bu mantarların hücresel düzeyde yarattığı değişikliklerle, bilincimiz ve gerçeklik algımız üzerindeki etkiler hakkında artık elle tutulur ve mantıklı tahminlerde bulunabiliyoruz. Kısacası, sinirbilim sayesinde bu maddelerin yarattığı deneyimler, “sihirden” bilime doğru bir yolculuğa çıkmaktadır.

 

Kaynaklar:

  • Stamets, P. (1996). Psilocybin mushrooms of the World, s: 245. Ten Speed Press, California
  • Hillebrand J, Olszewski D, Sedefov R. (2006). Hallucinogenic mushrooms: an emerging trend case study. European Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction (EMCDDA), Lisbon.
  • Gonmori K, Yoshioka N. (2002). Fatal ingestion of magic mushrooms: a case report. Ann. Toxicol. Annal, 14:350.
  • Gürkan, S. (2023). Psilosibinin Depresyon Tedavisindeki Etkinliği: Sistematik Bir Derleme. Psikiyatri ve Nöroloji Dergisi, 45(2), 112–130.
  • Nichols, D. E. (2004). Hallucinogens. Pharmacology & therapeutics, 101(2), 131-181.


Hakkımızda

Bilimya sitesi, İbni Sina Sağlık Derneği’nin öncülüğünde kurulmuş bir popüler bilim sitesidir. Sitemizde paylaşılmış tüm yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Sitemizdeki hiçbir yazı kaynak belirtmeksizin başka bir platformda paylaşılamaz.



Bizi Takip Edin


@2020 Tüm Hakları Gizlidir.